http://ift.tt/1xzylIu
Komik Surat sitesi ilginç komik hayvan resimlerinin olduğu bir platformdur. Arkadaşlarınla ilginç hayvan resimlerinin paylaşarak sen de çok eğlenceli vakit geçirebilirsin
Asker, komutanın karşısına çıktı, izin istedi. Komutan sebep sordu:
-Efendim, karım çocuğumuzun çok hasta olduğunu yazmış da…
-Yalan söylüyorsun. Çünkü karından gelen mektubu ben de okudum, hiç öyle bir şeyden bahsetmiyordu.
Asker selam verdi, tam kapıdan çıkarken döndü ve samimiyetle:
-Komutanım, dedi. İkimiz de yalancıyız anlaşılan, çünkü ben evli değilim.
ABD ordusunda çok fazla general varmış ve bunları erken emekli etmek istiyorlarmış.
Cazip kılmak için demişler ki:” vücudunuzda iki nokta belirleyin, arası kaç santimse, o kadar bin dolar ekstra para vereceğiz”
Bi tane havacı general gelmiş demiş kafamın en üstünden ayak parmağıma kadar, ölçmüşler 180cm, 180 bin dolar almış emekliye ayrılmış
Bi tane karacı general gelmiş orta parmağının en üstüne bi nokta bi de ayak parmağına bi nokta koymuş, ölçülürken ellerini kaldırmış 2.5 metre çıkmış 250 bin dolar ikramiye almış ayrılmış
Sonra bi tane deniz piyadesi gelmiş demiş ki s***min ucundan t****klarımın arasındaki mesafeyi ölçün.
Sormuşlar emin misiniz falan çok para alamazsınız bu şekilde, adam, tabi eminim, demiş
Doktoru çağırmışlar ve generale pantolonunu indirmesini söylemişler
Doktor gördüğü manzara karşısında: “oha bu adamın taşşakları yok” demiş.
Generalcevap vermiş:” t****kları Vietnam’da bırakmıştım”.
Acemi askere başçavuşu nizamiye kapısında nöbet tutmasını emreder ve ‘Albay teftişe gelecek, bana haber ver’ der.
Aradan yarım saat geçer.Başçavuş elinde sopayla askerin yanına gelir ‘gelen giden varmı asker’ diye sorar.
Askerde ‘yok komutanım’ der.
Bu olay 3-4 defa tekrarlanır. Bir müddet sonra kapıda bir jip durur içinden inen kişiye asker hemen silahını doğrultarak sorar:’dur kimsin?’
İnen şahıs:’ben albayım’ der.
Askerde:’seni başçavuş görmesin.Elinde sopayla deminden beri seni bekliyor ananı s****cek’ demiş.
2. Dünya Savaşında 2 Yahudi Almanlara esir olmuştur.Bunlardan biri diğerine kendilerine ne yapacaklarını sorar.O da başlar anlatmaya;
“2 ihtimal var ya bizi öldürürler yada esir kampına yollarlar.
Öldürürlerse sorun yok.Ama kampa gidersek 2 ihtimal var.Ya kurşuna diziliriz ya da gaz odasında öldürülürüz.
Kurşuna dizilirsek sorun yok, gaz odasına gidersek 2 ihtimal var.
Bizden ya sabun yaparlar yada kağıt.
Sabun yaparlarsa sorun yok, kağıt yaparlarsa 2 ihtimal var.
Ya gazete kağıdı oluruz yada tuvalet kağıdı.
Gazete kağıdı olursak sorun yok, tuvalet kağıdı olursak işte o zaman boku yedik”.
Çin’de görevli Amerikalı bir subay bir gün Pekin’de bir lokantaya girdi. Garsonun getirdiği Çince mönüye garip garip baktı. Gelen mönüden birşey anlamasa da bozuntuya vermedi ve parmağını Çince bir yazının üzerine basarak garsona gösterip, ne geleceğini merakla beklemeye başladı.
Bir müddet sonra garson bir tabak meyve getirdi. Amerikalı subay garsona meyveyi kenara koymasını işaret ederek parmağıyla listedeki başka bir yeri gösterdi. Bu kez, bir dilim pasta geldi. Subayın karnı çok acıkmıştı. Parmak yöntemiyle güzel bir yemek seçemeyeceğini de anlamış bulunuyordu. Çevresindeki masalara baktı. Karşı masada bir Çinli et yemeği yiyordu. Subay, karşı masadaki adamın yediği yemeği gösterdi ve garsona o yemekten getirmesini işaret etti.
Yemek geldi. Subay büyük bir iştahla eti yemeye başladı. Birkaç lokma sonra, şimdiye dek bu tatta bir et yemeği yemediğini fark etti. Pekin ördeklerinin ününü duymuştu. Bu acaba onun eti miydi?
Garsonu çağırdı, eti gösterdi ve kollarını kanat gibi yaparak, “Vak, vak?!” dedi.
Çinli garson soruyu anlamıştı. “Hayır” anlamında başını salladıktan sonra, doğru yanıtı verdi:
“Hav, hav, hav!”
Fazlası ile zampara olan bir adam tövbekâr olmak istemiş. Ne
yapayım ne edeyim derken “40 gün 40 gece bir mağaraya kapanıp dua etmesi” söylenmiş.
Eleman mağaraya kapanıp. 1 gün 2 gün 3 4 5 derken 39 gün olmuş.
39. gün dışarıda bir yağmur bir yağmur, ortalığı sel götürüyor.
Bir bakmış ki mağaranın kapısında yağmur iliklerine kadar islemiş bir
bayan. Güzel mi güzel. Bayan hemen içeriye girmiş. Eleman, bayanın üstünü
kurutmak için ateş yakmış. Fakat bayana hiç yaklaşmamış.
Bayan üzerindekilerini kurutmak için çıkartınca,
“kendisinin korktugunu ve adamın kendisine sarılmasını”
istemiş. Adam sarılırken tövbesini bozmak istemiyor, fakat bayan
cilvelenince tövbe diye birşey kalmıyor ve iş bitiyor.
Sevişmenin ardından kadın kahkahalar ile gülmeye başlayınca
merakla sormuş.
- Neden gülüyorsun
Kadın :
- Ben şeytanım. Senin tövbeni bozmak için geldim ve başardım
Bu sefer adam kahkahalarla gülmeye başlamış ve bu sefer şeytan sormuş :
- Niye gülüyorsun?
Adam :
- Bu dünyada becermediğim bir şeytan kalmıştı. Onu da becerdim
ya, boşver gerisini….
Adam evlenir, 10 sene geçer çocuğu olmaz. Yurt dışına göreve gider.
Hanımından gelen mektupta hamile olduğu yazılıdır. Yurda döndüğünde ise hanımı doğurmuştur ama çocuk zencidir.
Hanımına sorar:
- Hanım ne sizin sülâlede ne de bizim sülâlede zenci değil, esmer bile yok; bu iş nasıl oldu?”
Hanımı :
- Çocuğu doğurduktan sonra sütüm gelmedi mecburen bir süt annesi tuttuk, onun sütünü emdi. Sütanne zenciydi herhalde bu yüzden böyle oldu.
Adam ikna olmuşa benzer ama içinde yine de ufak bir kuşku vardır ve “bunu bilse bilse annem bilir” düşüncesiyle annesine sorar.
Anne:
- Olmaz olur mu oğlum, tabii ki olur. Seni doğurduğumda benim de sütüm gelmemişti ve inek sütüyle beslemiştim. Bak boynuzların çıkmaya başlamış bile!
2 Yeni evlenmiş adam birlikte konuşuyorlardı.
Biri söze karışıp şöyle dedi
Adam ”Biliyormusun tahminim doğru çıktı”
Diğeri ”Ne tahmini?”
Adam ”Karım kitap okuyordu 3 silahşörleri.Dedim bu kitabı okuma 3′üz doğuracaksın.Ve oldu.
Diğeri ”Eyvah bu bir felaket !”
Adam ”Ne oldu birader ?”
Diğeri ”Bizim kadın dünden beri 101 Dalmaçyalıyı okuyor”…
Sadrazam büyük Reşit paşa,bir gün mutfağa inmek istemişti.Ahçıbaşı merdivende yolunu keserek:
- Paşam,vazgeç bu sevdadan… Paşa sordu:
- Niye engel oluyorsun? Mengenli ahçıbaşı gülümsedi:
- Yemeklerde devlet işlerine benzer,ikisininde nasıl hazırlandığını görenlerin mideleri bulanır!..
Neyzen Tevfik’e bir gün sorarlar:
— Çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun
zaman mı çalarsın?
O günlerde Maliye Bakam hakkında yolsuzluk dedi koduları alıp yürümüştür.
Neyzen Tevfik, fırsatım kaçırmaz:
— Maliye Bakanı değilim ki, çalarken neşeleneyim,
cevabını verir
Kadının biri hamileymiş kocasına bana peynir al demiş.Adam kasabadan peyniri almış yolda kurbağalar vırak vırak yapmış adam sanmış peyniri bırak adam peyniri bırakmış gelmiş.Karısı demiş peynir nerde demiş yolda kurbağalar bırak dedi bende bıraktım demiş.Sonra yenden gitmiş Aynı olayla karşılaşmış.En sonunda Karısıyla gitmiş yolda kurbağlar vırak vırak yapmış adam karısını bırakıp eve gelmiş.
Eski Millet vekillerinden, dinine imanina yani müslümanliga cok baĞli olan birisi olan Mehmet Akif Ersoy’un kendisine meclis de onu sevmeyen bir millet vekili tarafindan su soru sorulur:
- Mehmet bey ya siz veteriner degilmiydiniz?
Bunun üzerine Mehmet Akif Bey cevabi yapistirir:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
Bir gün Hitler 3 esir yakalamış. Bir hain Alman, bir Fransız ve bir Yahudi. Bunlara “Size birer soru soracağım. Eğer bilirseniz hayatınız bağışlayacağım demiş.” Bunlar da “Tamam” demiş. Hitler hain olan Alman’a: “Titanic kaç yılında battı?” demiş. Alman: “1912″ Hitler: “Tamam geç…” Hitler Fransıza: “Kaç kişi öldü?” demiş. Fransız 1050 kişi demiş. Hitler: “Tamam geç…” demiş. Hitler Yahudiye şunu demiş: “Say ulan kurtulanların isimlerini…”
Van’ın Sanai ve Ticaret Odası Başkanı ile röportaj yapılıyormuş. Gezeteci sormuş.
-Efendim iş yaşamınızdaki başarınızı nasıl elde ettiniz?
İş adamı cevap verir.
-Ben iş hayatımda 3 E’ye çok önem verdim. Bunlar Eğitim, Ekonomi ve Ehlaktır.
Ünlü yazarlar sohbet ediyorlardı. Biri diğerine sordu:
-”Kuduz olsaydınız ne yapardınız?
Yazar cevap verdi:
-”Isırılacakların listesini yapardım.”
Diğeri yine sordu:
-”Peki kimleri ısırırdınız?”
yazar:
-”Tabiiki politikacıları.”
Evli bir çiftin ilk günki konuşmaları:
Damat: Ah! Nihayet rüya gerçek oluyor!!
…Gelin: Senden ayrılmamı ister misin?
Damat: Hayır! Bu lafı bir daha asla söyleme!
… Gelin: Sen.. Bana aşıkmısın?
Damat: Taaaabiki.
Gelin: Beni terketmeyi düşünür müsün?
Damat: Tabiki hayır.
Gelin: Peki bana bir öpücük verir misin?
Damat: Evet hem yüzüne hem gözüne.
Gelin: Peki bana bir gün vuracakmısın?
Damat: Asla! Ben o tür erkeklerden değilim.
Gelin: Sana güvenebilir miyim?
Damat: Evet.
Gelin: AŞKIM.
Ve aradan bir sene geçtikten sonra yine aralarında aynı söyleşi
döner ancak ters bir şekilde (Metni aşağıdan yukarıya okuyun!)
Çocuk babasına koşarak gelir baba bana gerçek ile hayal arasındaki farkı anlatırmısın der. Baba tamam oğlum der ve şimdi annene git bize Tarık Akan geldi ne yapayım diye sor bakalım ne söyleyecek der.
Çocuk bir koşu annesine sorar.
Annesi
- Oğlum sen o beyi yatak odasına al ben hemen geliyorum. diye cevap verir.
Çocuk babasına durumu anlatır.
Babası şimdi aynı soruyu abla sor bakalım o ne cevap verecek.
Çocuk ablasından da aynı cevabı alır ve babasına sorar
- Baba ben bir şey anlamadım der
- Bak evladım Tarık Akanın bizim eve gelmesi bir hayal ama gerçek olan bizim evde iki *rospu var.
Adamın biri masturbasyon yapmayı çok severmiş her zaman masturbasyon yaparmış.
Fakat yaptığı her masturbasyondan sonrada üzülürmüş.
Tüh be bu spermde boşa gitti diye söylenirmiş. Bir gün bu adamı evlendirmeye karar vermişler.
Adamda kabul etmiş. Kendi kendine gerdek gecesine kadar bari asılmayayım demiş. Nihayet imza töreni için vakit gelmiş.
Gelin ve Damat salona çağrılıyor. Adamda yukarı katta hazırlıkları yeni bitirmiş balkona çıkıp temiz hava almak istemiş heycanı dinsin diye.
Birde ne görsün karşı balkonda sarışın bir afet.
Dayanamamış attırmış ona bakarak. Spermi aşşağıya doğru süzülürken lank diye elektrik teline yapışmış.
Adam yine üzülerek;
VAY BE BİRAZ DAHA SABRETSEYDİM SENDE CAMBAZ OLACAKTIN…
Adam kumsalda yürürken ayağı bir şeye takılmış, bir de bakmış bir lamba…. “hahahaa” demiş içinden “bu da içinden cin çıkan sihirli lambalardan olmasın??” lambayı biraz ovalamış ve birden etrafı dumanlar kaplamış, derken kocaman bir cin ortaya cıkmış ve:
- Yine aptal bir fıkrada benim ismim geçti değil mi…. pekala, çabuk 3 dileğini söyle işim gücüm var
Adam:
- HARİKA..!!! ilk olarak 1 milyar dolarım olsun istiyorum….
Cin parmaklarını şıklatmış ve poofff, kumsal baştan aşağı silme banknotlarla dolmuş… adam gözlerine inanamamış ve ikinci dileğini soylemiş:
- Hawaii’de okyanusu gören lüks bir villa istiyorum……
Cin yine parmaklarını şıklatmış ve adam birden elinde lambayla kendini Hawaii’de o muhteşem evin önünde bulmuş…..
- Evet son dileğin nedir…..?
Adam düşünmüş taşınmış ve:
- Kadınlar için dayanılmaz karşı konulmaz olmak istiyorum
Cin yine parmaklarini şıklatmış ve poofff, adam bir kutu çikolataya dönüştürmüş..
Sahilde gazetenizi okurken önünüzde boğulma tehlikesi geçiren iki siyasetçinin ancak birini kurtarma imkanınız var.Bu durumda ne yaparsınız?
Cevap:
“Gazetemi okumaya devam ederim.”
Bülent Dede bak memurlara…
“-Neyine bakacam be?… Herşeye çare buldular, şu başbakanlığın basılmasına bir çare bulamadılar… Ayıptır be…”
-Açıııızzz…
“-Konuşma bee, şuna bak… Yürüyün… Bak para var orda para… At onu cebine”
“-Bülent Ecevit 1997… Hıııhh… 70 yaşında, gencecik bir delikanlıyım… Herkes perişan… Başbakan yapmak istiyorlar… Beni tercih ettiler… Neden ben dersen, özel bir nedeni yok… Tamamen kaygısal…” <BR>-Hop… Hop… Hooop… <BR>”-Zıplama kız Mesut gibi… Başım ağırıyo zaten… Nasıl yapıyo deden?…” <BR>-Tamamen kaygısal..
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :
-Pazar günü saat 10′da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.
Pazar sabahı saat 10′da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor!